Arayış Temennisi
Bir şeylere karşı sürekli bir iştiyak duymaktayız. Bu iştiyak bazen ruhsal bazen uhrevi bazen de maddesel olan bir şey olabilir. Ancak sürekli olarak benliğimizin bir arayış içerisinde olduğunu söylemek konusunda bir yanılgı içersinde olmadığımız bir hakikattir.
Peki neleri arıyoruz ya da neleri istiyoruz? Bazen bir mevki, bazen bir muhit, bazen bir başarı, bazen maddiyat ama sürekli olarak bir şey arıyoruz. İnsanın bir arayış içerisinde olmadığını hayal edebiliyor muyuz? Bir düşünelim, acaba hiçbir şey istemediğim zaman da bile hiçliğin kendisini istemekte bir arayış sayılmaz mı? Sanırım arayış hayatımızın her alanında ve her zaman olan bir şey. Bir yazarın şu minvalde bir beyanatı vardı. Mutluluk, tatmin edilmiş duygu ile tatmin edilmeyen duygu arasında geçen boşluktur. Bu söylem arayışlarımızın sürekli olarak mutluluk üzerine inşa edildiğini de göstermekte olduğu gibi ayrıca sürekli bir mutluluk ihtimalini de ortadan kaldırmaktadır. Paulo Coelho'nun Simyacı'sında bir işletme sahibi olan Müslüman bir adamdan bahsedilmektedir. Bu adamın hayali hacca gitmek ve yeteri kadar zengin olmasına rağmen bu görevini yerine getirmemektedir. Sebebi kendisine sorulduğu zaman bir hedefim kalmayacağı için gitmiyorum, şeklinde bir cevap vermektedir.
Sonuç olarak arayışın aslında güzel bir şey olduğunun idrakine varıp, bunu söyleyebiliriz. Ancak arayışın güzel ve iyi olanı ise ruh dinginliğini sağlayan şeyler olduğunu söylemekte fayda var. Bu ruhsal arınmanın kıstası ise toplumsal menfaattir. İdeal olanı arayışımızın bitmemesini temenni ediyorum.
0 Yorumlar