Nasıl bir yankıdır ki bu?
Bülbüller kahrından susmuş.
Ötmeyi köpekler üstlenmiş.
Hangi sâki doldurdu dert çeşmesinden?
Susuzluğa derman olmayan bu suyu.
Ey kutlu zat! Bana benden haber vermeye
Muktedir değil misin?
Ancak elçileri kovulan şehirler,
Haber almaktan uzaktır.
Bu şehirde değil misin?
Beni izah etmen,
Zincirlerden vareste bir haber değil midir?
Bu sebeple mi?
Beş ömürdür süren bir suskunluğa sahipsin.
Kamçılarla kavileşmiş öfken,
Baktığın yerlerden anlaşılıyor.
Katipler nazar edebilse yazarlar,
Gözlerinden okunanı.
Bu zerk edilen zehir,
En zehirlisini bile öldürürken,
Sen inatla ölmüyorsun.
Perçinleşmiş sessizliğin yankılanır vicdanlarda.
Vicdana tabiî olmayanlar ise;
Konuşur ama lâl,
Duyar ama sağır
Ve yürür her an ama hiçbir zaman varmaz.
0 Yorumlar