Ad Code

Responsive Advertisement

Tuz Koktu

 


Vakit!

Gece yarısına çeyrek saat.

Sokak lambaları, karanlığa set.

Banklar, inzivaya engel.

Zoraki bir şekilde atılan adımlar,

Akla muhalif bir güzergâhta.

Nihayeti var mıdır bu adımların?

Gökteki yıldızlar, birer ateş böceği.

Çekilen nefesi kirletiyor egzoz dumanı.

Yürüyene haddini bildirmeyi ifa etmiş,

Bir cadı kahkahası ile geçiyor.

Bir kibir başlattı bu dünya yaşamını.

Sonra kavga etti Kâbil Habil ile.

Öldürmenin ve defnetmenin muallimi oldu Kâbil.

Halefleri de bu kaideye ittiba etti.

Bazen cebren, bazen iştiyakla.

Ne kadar insan o kadar kavga diyor bazı kimseler.

Netice, bu galip, şu mağlup 

Veya bu mağlup, şu galip…

Galip olanlar Seneca gibi değil:

Yakan, yıkan ve öldüren galip(!)

Her zaman bir kavga için 

İki taraf aranmaz.

Bazen de bulunmaz kavga edilecek olan.

İnsan, kendisiyle kavgaya muktedir tek varlık.

Bazen en üstün, bazen en zelil.

Heybe hazır!

Fabrikasyon değil bu heybe, ötekiler gibi.

İstikamet yol! 

Çünkü, tuz koktu.


Yorum Gönder

1 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement