Ad Code

Responsive Advertisement

Tren Konuşsaydı


 Vasıtların neviliğinin bir sonucu

Azaldı konusu tren olan türküler ve şiirler.

Şair, her zaman yolcu olmadığı hâlde,


Kaç defa binmiştir?


Koltuklara hükümdar olanların her zaman,


Son durakta kaybolduğu,


Her yolcuya temkinli bir hamal olan,


Dağları tahakküm altına almış şu trene.


Makinist, şef, gar müdürü veya işçiye göre, bu.


Karınlarının şişkinliğini sağlayan bir meşguliyet.


Peki, tren muktedir olsaydı kelâma.


Tren olmak hakkında neler anlatırdı?


Evvela şunları anlatırdı, boğazdan kalın harflerle.


Yolcular; telaşlı, sakin, natık veya sakit…


Suretlerin her durakta değişmesine muhalif,


Duyguların ve tavırların değişmezliğini.


Sonra şehrin ilkel kalabalığından sıyrılırken,


Gözleri yaşartan,


Sevinç nidalarının Güneşi gülümsettiğini.


Her mevsimde hareket arzusunun olduğunu.


Yağmur vakti ise biraz daha farklı.


Yağan yağmuru karşılama töreni;


Bazen sevinçli, bazen kederli.


Sevince sebep ise, başta dağlar,


Yemyeşil otlar,


Kitapların arasına konmak için bekleyen papatyalar


Ve dirilişi anlatan diğer manzaralar.


Kedere sebep ise insanât:


Bir cenazeye yetişme telaşı,


Katliama sevinenin iğrenç çehresi,


Cüzdanını kendine dost edinenin kolonyalizmi,


Fırsat vermiyor, sevince.


Verse de hemen ardından galiz bir haber. 


Kesiyor boğazını dinginliği.


Böyle derdi, yiğit tren.


Çünkü doğrulu izhar,


İşaret eder yiğit yüreklere.


Benim trenim bunları söylerdi.


Ya senin trenin? Ey Dost!

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement