Mutsuzluğun Formları
Geceleri uyumadan evvel, o günün bir muhasebesini yaparız. Akla en çok gelenler, o gün içerisinde yaşadığımız olumsuz durum ve olaylardır. Bu olumsuzlukların geçiciliği veya kalıcılığı, kişinin mizacına göre değişkenlik gösterebilmektedir.
Peki, nedir mutsuzluk? Schopenhauervari bir tavırla, salt mutluluk diye bir tür mutluluk türü yoktur. Sadece acının yokluğundan kaynaklanan, acısız bir mutluluk vardır, diyebilir miyiz?
Yine de mutsuzluk ile ilgili şu şekilde, subjektif bir tanımlama yapılabilir. Mutsuzluk: Kişinin bedensel, mekansal veya zihinsel sebeplerden ötürü, intisap ettiği topluluk içerisinde kaldığı her an ruhsal bir acı hissetmesi halidir.
Bedensel mutsuzluğu şu örneklerle açımlayabiliriz. Günümüzde eskiye nazaranla her ne kadar azalmış olsa da, ABD'de bir zamanlar beyazlar birinci sınıf(!) insan sayılmakta iken, siyahi vatandaşlar ikinci sınıf(!) vatandaşlar olarak kabul edilmekteydi. Siyah-beyaz ayrımının doruk noktasına ulaştığı dönemlerde yaşayan bir siyahın, otobüste bir beyaz ayakta kalmasın diye yerinden kalktığında, mutlu olduğunu iddia etmek, emperyal bir tavırdan başka bir şey değildir.
Bedensel mutsuzluk sadece ten rengi ile ilgili değildir. Yaşadığımız veya yaşadığımızı iddia ettiğimiz bu toplumda, insanlar kilo, boy veya uzuvlardaki farklılıklarının standarttan farklı bir ölçüde olmasından dolayı öteki insan güruhları tarafından baskıya maruz kalmaktadırlar. Bu tür kimselerin sözlerinin ne kendileri ne de sözlerinin hiç de değerli olmadığını söylemek, kesinlikle doğru bir harekettir.
Zihinsel mutsuzluğa değinmek de gereklidir. Bu tür bir mutsuzluk, kollektif açıdan daha zararlı bir mutsuzluk türü olarak kabul edilebilir. Burada amaç mutsuzlukların şiddetini yarıştırmak değildir. Örnek vermek gerekirse, insan toplum içinde yaşamaya mahkûm bir varlıktır. Yaşadığı toplum ile tamamen aynı karakterde olan bir insan yoktur. Zaten toplumun tamamını oluşturan fertlerin, hepsinin aynı karakterde olması da mümkün değildir. Böyle bir durum bugüne kadar olmamıştır, zaten olması da toplumsal çeşitliliğin önündeki en büyük engeldir.
Burada asıl problem, ferdin bir toplumu diğer toplumlardan ayıran temel özellik veya özelliklerden farklı özellik veya özelliklere sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Ne kadar saygılı olursa olsun; Müslüman toplumunda yaşayan bir Hristiyan veya Hristiyan toplumunda yaşayan bir Müslüman mutsuz olabilir. Bu söylem hem farklı bir dine mensup hemde azınlık olan kimselerin yekününün mutsuz olacağı anlamına gelmemelidir.
Mutsuzluk sadece dinsel farklılıklardan kaynaklanmamaktadır. Dinsel farklılıkların yanısıra kültürel, ekonomik, siyasi, coğrafik, etnik vb. farklılıklarda mutsuzluğa neden olabilmektedir.
Birde mutsuzluğun mutluluğun müsebbibi olması gibi bir durum söz konusudur. Faraza Antik Yunan düşüncesinin "At sineği" olarak bildiğimiz Sokrates, toplumun dinsel, teknik ve erdemler bakımından yozlaştığını fark eden bir kimse idi. O bu yozlaşmayı fark etmekle kalmayıp, aynı zamanda karşılaştığı kimselere bu yozlaşmayı anlatmıştır. Sonunda idam edilmiştir. Ancak Sokrates, mutsuzluk kaynaklı mücadelesini vermeseydi, herhangi bir kitap bırakmamasına rağmen dünyanın en ünlü düşünürleri arasında sayılabilir miydi?
Peki, ya Mahatma Hamdi! İngiliz kolonyalizminin sebep olduğu kaotik ortamdan rahatsız olmasaydı. Bugün Hindistan'daki bir avuç kimseden başka kim tanıyor olacaktı onu. Gandi, 388 kilometrelik "Tuz Yürüyüşü" ile Hindistan'ı (Bharat'ı) bağımsızlığına silahsız mücadele ile kavuşturmuştu. O günümüzde zayıf ve kısa sayılabilecek bir yapısı ile, bedeninden defalarca büyük başarılı bir iş yapmıştır. Bu durum onu günümüz popüler liderleri arasına koymuştur.
Teolojik olarak semavî dinlere bakıldığı zaman, insanlar zamanla hak olan ilkelerden uzaklaşmış ve bu ilkeleri tahrif etmişlerdir. Bu yaşanılan tahribat, garaib bir din algısı ortaya koymuştur. Yeni oluşan din algısı ise, kaotik bir ortam oluşturmuştur. Bu kaotik yapı ise insanları mutsuz kılmıştır. Yeni bir peygamberin gelmesi ile kaotik yapı ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır. Ancak bu terakkinin gerçekleşmesi kolay bir şekilde olmamıştır. Bazen peygamberler, en yakın akrabaları tarafından dahi duyusal ve duyumsal şiddete maruz kalmışlardır.
Bütün bunlardan farklı olarak, toplumda bir de mutsuzluk ekonomisi diye bir tanımlamadan söz edilebilir. Denilebilir ki, mutsuzluk topluma nasıl bir ekonomik katkı sağlayabilir. Bu durumu, sadece şu örnek ile açıklamanın yeterli olacağını düşünüyorum. Bir adam akşam yemeğini yediği esnada, alt kattaki komşusu evine su damladığını söyleyerek, ojun tesisatındaki arızayı açığa çıkarmaktadır. Normal şartlarda bu durumdaki bir ev sahibi rahatsız ve mutsuz olur. Bu mutsuzluğun sebebi ise hem komşuya eza vermesi hem de maddi nedenlerden ötürü olmaktadır. Görünürde burada mutlu olan iki kişi vardır. Bunlar alt kattaki komşu ve tesisatçıdır. Ancak arka plana bakıldığı zaman, bozulan bir tesisatın toplum çarkının dişlilerinden biri olduğu fark edilecektir. Tesisatın bozulmasının fark edilmesi sonucunda oluşan tadilat, toplum çarkını hareket ettirecek ve toplumdaki diğer kimselerin bir kısmı da bu mutsuzluk nedeni ile mutlu olacaktır. Buradaki mutluluk, karşı tarafın sürekli mutsuz olmasını arzu eden bir mutluluk ise bu hiç de etik olmayan bir mutluluk türü olarak kalacaktır.
Sonuç olarak şunlar söylenebilir. İnsanları bazen mutsuz eden şeyler, başkalarının yaşamını devam etmesine imkân sağlayacak mutluluklara neden olmaktadır. Bazen de bazı mutsuzluklar, mutlu bir ortam için tetikleyici bir unsur olabilmektedir. Bazı kimseler şu soruyu da sorabilirler: Mutsuzluk, sonsuz mudur? Bu soruya iki farklı varyantta da "Hayır" şeklinde cevap verilebileceğini düşünüyorum. Eğer materyalist bir kimse iseniz, zaten öldüğünüz zaman, bütün acılarınız son bulacaktır. Çünkü artık mutluluk veya mutsuzluk halleri sizde hasıl olmayacaktır. Veyahut bir teist iseniz, mutsuzluğunuz için ettiğiniz mücadele ve sabır neticesinde öteki dünyada ödüllendirileceksiniz.
Kapanışı şu kadim atasözü ile yapmak istiyorum: "Hiçbir şey sürekli değildir."
2 Yorumlar
👏👏👏👍
YanıtlaSilIyi ki mutluluk da var hocam :) Yine çok basarili bir yazi olmus, kaleminize saglik
YanıtlaSil