Hoşgörü Sahibi Miyiz?
Her gün sokakta, mahallede, yaşadığımız evde, iletişime geçtiğimiz kimseler arasında nadanlık, nobranlık, hödüklük ve kabalık görmekteyiz. Bunu sadece bizzat yaşamak ile tecrübe etmek ile birlikte kitle iletişim araçları ve sosyal medya aracılığı ile kabalıktan, nobranlıktan, nadanlıktan ve cehaletten haberdar olmaktayız. Bu söylem bütün anlarımızın kabalık ve hoşgörüsüzlük ile tekmil kuşatıldığı anlamına gelmemelidir. Ancak kötülüğün ve kabalığın ne kadar az olsa bile bembeyaz bir sayfa üzerine çizilen çok küçük bir karalama kadar bile olsa, orantısal olarak minimal düzeyde kalmasına rağmen bariz ve çirkin bir görüntüye sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Peki hoşgörü veya müsamaha ne demektir? Toplumsal olarak bu tarz kimselerin pek de muteber olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü üç beş kelimeyi bir araya getiremeyip, her anı olaylı olan, kabalık etmeyi müspet bir şovenizme çeviren ve müteakiplerine bir dünya görüşü enjekte etmek gibi bir amacı olmayan kimselerin toplum nezdindeki itibarı ve yaşadığı şatafat bu tenakuzu göstermektedir.
Bu tarz menfur ve menfi karakterlerin aksine hoşgörü sahibi, müsamahakar, ideal bir dünya görüşü olan, çevresini maddi ve manevi anlamda aydınlatmaya çalışan bir topluluk da mevcut. Ancak niceliksel olarak yaşanılan toplumun çok küçük bir kesimi olduğunu söyleyebiliriz. Bu azınlık aydınlık topluluk, bize Platon'un doğa hikmeti ve bilgeliği herkese eşit bir şekilde dağıtmaz tümcesini kanıtlamaktadır.
Bu defa hoşgörü sahibi olmak için neler yapılabilir şeklinde bir soru ile karşılaşabiliriz. Kitaplar, dinler, gelenekler, resmi eğitim ve aile eğitimi bu ihtiyacı karşılayabilir. Kaba, nobran ve nadanlık ile övünç duyan bir ebeveynin evladının müsamahakâr bir kimse olma ihtimali hiç yok değildir, ancak kolay olduğunu söyleyemeyiz. Hatta kaba bir kimsenin evladını müsamahakâr bir karakter olarak gözlemlediğimizde ilginç bir şaşkınlık yaşayacağımız da bir hakikattir. Bu durum olması gereken bir şeyin olağanüstü bir şey gibi gösterilmesine neden olur.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Hoşgörü sadece insan değil, insanın kendisi dışındaki bütün varlıklara karşı olmalıdır. Bir insana hoşgörü gösterip, bir hayvan veya bir bitkiye kötü davranan bir kimsenin ideal, aydın, münevver ve müsamahakar bir kimse olduğunu söyleyemeyiz.
0 Yorumlar