Fikirler Uğruna Ölünmeye Değer Şeyler Midir?
Giardano Bruno on altıncı yüzyılın ortalarına doğru 1548 yılında İtalya'nın Campagna vilayetinde dünyaya gelmiştir. Çocukluk döneminden itibaren seyahati seven karakteri ile ön plana çıkmıştır. Kaderin cilcesine bakın ki yaşamının ilerleyen yıllarında cebren yaptığı yolculuklar olacaktır.
Cusanus ve Telesius'u okumuş ve onların düşüncelerini benimsemiştir. Cusanus ve Telesius'un etkisi ile Avrupa'da hakim olan skolastik düşünceye karşı sert eleştiriler yöneltmiştir. Telesius aracılığıyla tanıdığı Koernik ise Bruno'nun düşüncelerine değiştirdiği gibi yazgısını da değiştirdiğini iddia etmekte bir beis yoktur.
Bruno, Kopernik'in evrende bir birlik olduğu ve evrenin sonsuz olduğu düşüncelerini benimsemiştir. Bruno'ya göre sonsuz olan bu evrenin içerisinde sonlu ve sayısız nitelikte dünyalar mevcuttur. Ayrıca evren ve doğa, Tanrının yansımaları oldukları için değerlidirler.
Kilisenin evren telakkisine muhalif bir düşünce yapısına sahip olan Bruno, bu sahip olmanın yanında bu düşüncelerini yayma teşebbüsleri sonucunda birkaç defa engizisyon tarafından sorguya çekilmiş ve takibata uğramıştır. Bruno maruz kaldığı bu eylemler neticesinde İtalya'dan ayrılmış ve neredeyse bütün Avrupa ülkelerinde uzun süreli olmayan bir yaşam sürmüştür. Kaldığı ülkelerde maruz kaldığı takibat, onun Hristiyan öğretiye karşı kin beslemesine ve bu düşmanlık hislerini insanlara aktarmasına neden olmuştur.
On altıncı yüzyılın sonlarına doğru İsviçre'nin Zürih şehrinde derslerine ve konferanslarına devam ettiği esnada, İtalyan bir aristokrat tarafından Venedik ve Padua'da ders vermesi için davet almıştır. Aldığı bu davete icabet eden Bruno, kendisini davet eden aristokratın muhbirliği neticesinde yakalanmış ve mahkeme tarafından Roma'ya teslim edilmiştir. Kilisenin affına sığınması ve düşüncelerinden rücu etmesi için yapılan telkin ve baskılar işe yaramayınca mahkeme tarafından ölüme mahkum edilmiştir. Kendisine ölüm emrini ileten yargıca söylediği şu cümle bir nevi bir motto halini almıştır.
" Ölümümü bildirirken bile benden korkuyorsunuz." demiştir. 1600 yılında ise engizisyon tarafından Roma meydanında canlı canlı yakılarak öldürülmüştür.
Bruno'nun yazdığı bazı eserler şunlardır:
Diyaloglar
Neden, İlke ve Bir Üzerine
Sonsuzluk, Evren ve Yer Üzerine
Kahramanca Coşkunluk Üzerine
Bruno'ya göre evren ne kadar geniş olursa olsun, sınırlandırıldığı zaman evrenin arkasında bir boşluğun mutlaka olacağını söylemiştir. Ona göre bu boşluğu ortadan kaldıracak olan tek şey ise, evrenin sonsuz olduğu düşüncesidir. Evren ise ona göre cevheri ve özü Tanrı olduğu için sonsuzdur.
Bruno'ya göre evrenin sonsuz güzelliğinin idrakinde olan bir insan, çevresindeki eksik, sonlu ve kötü olan varlıkların verdiği ıstırap karşısında duyarsızlaşır ve acı çekmez. Ayrıca Bruno'ya göre Tanrıyı bilmek sadece metafizik ile olmaz. Doğayı da bilmek gerekir. Doğayı bilmek de felsefe bilmek ile olur.
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz. Bruno fikirleri uğruna canice öldürülmüş ve düşünce tarihini adını altın harflerle yazmış bir düşünürdür. Peki fikirler uğruna ölmek değerli midir? Eğer fikir dünya ve insan için müspet bir değere sahip ise fikirler uğruna ölünebilir.
Faydalanılan Kaynaklar: H. Ömer Özden& Osman Elmalı, Yeniçağ Felsefesi Tarihi, Bilge Yayıncılık, İstanbul, 2022
Macit Gökberk, Felsefenin Evrimi, Kırmızı Kedi Yayıncılık,
0 Yorumlar