Ad Code

Responsive Advertisement

Değerler Hakkında

         Değer Nedir?

     Değer kavramı  ahlâk ile ilintili olan bir kavramdır. Örnek vermek gerekirse; okul adlı kurum öğrencilerin teorik ve pratik eğitim gördükleri bir kurumdur. Bu tanımlama olgusal bir tanımlamadır. Okulun, öğrencilerin yeteneklerini körelttiği veya okulun toplumsal
ahlâka müspet anlamda sirayet ettiği şeklinde sırasıyla kötü ve iyi yorumlamalar ise "değer" kavramı ile alâkalıdır.

          Değerlerin Yapısı

   Sokrates'e göre cesaret, adalet ve cömertlik gibi değerlerde insanlar arasında görüş birliği vardır. Ancak burada şunu söyleyebiliriz. Cesaret, adalet, saygı, sevgi ve cömertlik gibi değerlerin aşırılığında zarar söz konusudur.  Fazla cesaret, saygı, cömertlik ve sevgi eylemi yapan kişiye faydadan çok zarar vermektedir.  
    Platoncu ahlâk standartları Tanrıdan üstün, Tanrı'nın belirlenmesinin dışında ve üstünde bir nieteliktedir. Platon'a göre iyilik ve kötülük Tanrı'dan önce gelir. Mesela iyi, özünde iyi olduğu için Tanrı tarafından istenirken, kötü özünde kötülük barındırdığı için Tanrı tarafından istenmemektedir.
   Platon ve Sokrates'in değerler konusunda olgusal bir tutum içinde olduklarını söyleyebiliriz. Aynı şekilde değerlerin öznel bir yapıda olup; kişinin zekâ, yetenek, ırk, din, kültür ve coğrafya gibi etkenlere bağlı olarak değişkenlik gösterdiğini savunanlar da vardır.

            Değerleri Meydana Getiren Şeyler Nelerdir?

      George Moore'a göre kavramlar basit ve bileşik olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Örnek için şunu söyleyebiliriz. Bir elma ağacını gördüğümüzde elma ağacına dair bazı söylemlerde bulunabiliriz. Bunlar: Bu ağaç elma çekirdeğinin toprağa ekilmesi, sulanması, gübrelenmesi gibi süreçlerden geçer. Bu bileşik elma kavramını, basit kavramlar ile açıklamaktır. 
   Yeşil elma kavramına geldiğimiz zaman ise yeşilin ne olduğunu ve yeşili oluşturan şeylerin neler olduğu sorusuna cevap vermek ise pek de mümkün görünmemektedir.  Moore bu örneklemeden yola çıkarak değerin tanımlanamaz bir yapıda olduğunu söylemektedir.
    Epiküros'a göre değerli olan haz verici bir yapıdadır. Bu haz sadece bedensel olmakla kalmayıp zihinsel ve ruhsal olmalıdır. Epiküros için şunu söyleyebiliriz. Bir insanın kendisini öldürmek istemesi hiç de haz verici bir şey değildir. Ancak Sokrates, kendisine sunulan hapisten kaçırılma teklifini reddetmiş ve kendisine göre daha değerli bir konumda olan masumiyetini kanıtlayarak Atina mahkemesini suçlu çıkarmak için, baldıran zehrini içmiştir. 
      Spinoza'ya göre iyilik, arzu etmemize veya etmememize bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Örnek olarak, çalışmak aslî ve keyfi taleplerimizi karşılama arzumuza hizmet ettiği için iyidir.

             Değerde Özgürlük

     Bir davranışın ahlâkî olarak nitelendirilebilmesi için özgür bir iradeye bağlı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bununla birlikte özgürlük ile ilgili bazı yanılgıların da olduğu bir gerçektir. Bu yanılgıları en önemlisi, insanın kendi arzusuna göre davranması ve isteklerinin hiçbir engel ile karşılaşmadan gerçekleşmesi şeklinde olan yanılgıdır. İnsanların her istediği şeyin olması, onun aslında özgür bir birey değil tutkularının esiri olan bir varlık olduğunu söyleyebiliriz. 
    İkinci büyük yanılgı ise, özgürlüğün nedensiz, esrarengiz ve akıldışı olduğudur. Davranışlarımızı bir an düşündüğümüde her zaman bilimsel bir temele yerleştiremesek de davranışlarımızın sebepsiz ve esrarengiz olmadığı açığa çıkmaktadır.

            Kinikler ve Kayıtsızlık Ahlâkı 

     Büyük İskender'e " Güneşimi kapatıyorsun, gölge etme başka iyilik istemem." sözüyle ünlenen Sinoplu Diyojen'in de bağlı olduğu Kinik okulu da ahlâk konusunda görüşler ortaya atmıştır. Kinik zaten etimolojik olarak "köpek gibi" anlamında kullanılmaktadır. Diyojen'den anlaşılacağı üzere Kinikler; aile, özel mülkiyet, din, konforlu hayat gibi yaşamsal öneme sahip şeylerin önemsiz olduğunu düşünmektedir.

          Hedonist Okul 

     Aristippos'un kurucusu olduğu hedonist hazzın gerçekleşmesi ise şu ilkelere bağlıdır.
1. Davranışların sebebi mutlu olma isteğidir.
2. Yaşamın amacı ise hazdır. 
3. İnsan mümkün olduğu kadar hazza ulaşmaya çalışmalı ve acıdan kaçınmalıdır.
4. Önemli olan tinsel hazlar değil, bedensel hazlardır.
    Aristippos'un halefi olan Epiküros'a göre ise bedensel hazlardan ziyade tinsel hazlar öncelikli olmalıdır. Çünkü bedensel hazların sağladığı mutluluk geçici iken tinsel hazların sağladığı mutluluk süreklidir. 
    Epiküros'a göre diğer önemli olan husus şudur: Doğadaki bütün canlılar haz peşinden koşar ve acıdan kaçınır. Bu söylemin ortaya çıkmasının altında yatan sebep ise Hedonist okula  hazzın iyi olduğu ve acının kötü bir yapıda olmasıdır.

             Platon'cu Ahlâk

     Platon, Sokrates gibi ahlâkî doğruların insanların duygularından bağımsız nesnel bir niteliğe sahip olduğunu söyler. Platon siyaset ve ahlâkın toplumsal düzen için elzem kurumlar olduğunu söylemektedir. Ancak platon'a göre insanlar iyiliğin bilgisine vakıf olma mevzuunda eşit değildirler. Bu söyleminde haksız olmadığını tarihsel veriler bize ispat etmektedir.

              Aristoteles'te İyi 

   Platon'un en ünlü öğrencisi ve Müslüman düşünürlerin "İlk Muallim" diye tarif ettiği Aristoteles, Platon'a nazaran ahlâk konusunda daha ılımlı bir yol izlemiştir. Aristoteles'e göre de en yüksek iyi mutluluktur ve bu da ancak iyi bir toplum içerisinde gerçekleştirilebilir. Mutluluk Aristoteles'e göre "ruhun erdeme münasip eylemi" şeklindedir. Bu tarife göre mutluluk, statik değil, dinamik bir yapıdadır. Mutluluk hedefe varma değil, hedefe varma yolunda olmaktır. 
    Aristoteles hazzı dışlamaz. Ancak hazzın mutluluğa varma yolunda bazen istifade edilen bir uğraş olduğunu söylemektedir.  Yemek yemek, yabancı bir film temaşa etmek veya Türk Halk müziğinden bir türkü dinlemekten kaynaklanan duygu haz kapsamında değerlendirilebilir. Kısaca hazzın Aristoteles'e göre mutluluk için gerekli olduğunu söyleyebiliriz. Aristoteles erdemleri entelektüel olup bilmeyle ilintili olan ve ahlâkî olup tutum ve davranışlar ile ilintili olan erdemler şeklinde ikiye ayırmaktadır. 
    Aristoteles'in mutluluğa ulaşmak için ortaya attığı en etkili reçete "Orta Yol " öğretisidir. Orta yol öğretisini hülasa şu şekilde tarif edebiliriz.  Bir insan ne tamamen korkak olmalı ne de gözükara cesarete sahip uçarı bir fert olmalıdır.

               Stoa ve Kendine Hakimiyet

    Stoacılık M. Ö. Kıbrıslı Zenon tarafından kurulan Kleanthes, Tarsuslu Zenon, Panaetius, Paseidonios, Cicero, Seneca, Marcus Aurelius, Epiktetos ve Rufus gibi filozoflarla ünlenen hatta zamanla Roma düşüncesinde hakim rol oynayan bir okuldur. Stoik ahlâk tek bir cümle ile anlatılmak istense şu cümleyi söyleyebiliriz. " Harici olan şeylerin sirayetinden uzak durmak ve onlara karşı kayıtsız kalmayı öğrenmektir."  Stoacılar için önemli olan erdemler ise şunlardır: Bilgelik, adalet, yiğitlik, ölçülülük ve dürüstlük.
    Stoacı filozoflar genelde panteisttirler.  Onlara göre evrende yaşanmış, yaşanan ve yaşanacak olan her şey önceden belirlenmiştir. Bu determinist söyleme rağmen Stoacılar iyimser bir prototip ortaya koymuşlardır. Epiktetos'un kırılan ayağını bu duruma örnek verebiliriz. Ayrıca Stoacılar bu determinist algıya rağmen özgür bir iradeye sahip olduğumuzu söylemektedirler. Onlara göre asıl özgürlük dış dünyadan farklı olarak insanın iç dünyasında yatmaktadır. İnsan evrenin işleyişini bilip, kabullenip ve kayıtsız kaldığı müddetçe özgürdür. Özgürlük, bir davranışın ahlâkî olup olmamasını belirlemede bir kıstas olduğu için Stoacılar tarafından da önemsenmektedir. 
    Tektanrıcı dinlerin değer kuramları için genel olarak şunları söyleyebiliriz. İylik ve kötülük Tanrı tarafından belirlenmektedir. İnsanın mutluluk edimine ulaşması ise Tanrı'nın buyruklarına bağlı olmakla gerçekleşmektedir. İyilik ve kötülüğün Tanrı tarafından belirlendiği söylemi ise " Körülük Problemi"ni ortaya çıkarmaktadır.  Bu ateistik teze karşın, teist filozoflar    "Teodise" adı verilen bir savunu çabası içerisine girmişlerdir. 

                         Faydacı Ahlâk Geleneği

      Bu ahlâk kuramı, Anglosakson ülkelerde Hume, Bentham ve S. Mill gibi filozflar tarafından ortaya atılan ahlâk öğretisidir. Faydacı ahlâka göre bir davranışın iyiliği, hem davranışı gerçekleştirende hem de o davranışa maruz kalan kimsede faydalı bir etki bırakmasına bağlıdır. Faydacı mutluluk, hedonist değer kuramından farklı olarak kollektif fayda ve mutlluluğu amaçlamaktadır. 

                                               Kant ve Ödev Ahlâkı

    Almanların en büyük düşünürü olan ve felsefe tarihini yeniden şekillendirdiği iddia edilen Kant'a göre çıkarlar, ahlâkı temellendirmenin aksine onun varlığını ortadan kaldırmaktan başka bir işe yaramaz. Kant'a göre ahlâk; insanın arzularının ve eğilimlerinin doyurulmasını amaçlamak için sistematize edilmiştir. Kant bu vargısına dayanarak ahlâk kuramlarını reddetmiştir. Kant'a göre ah
                      

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement