Ad Code

Responsive Advertisement

Batı Düşüncesinde Siyaset Felsefeleri Özet


 

BATI DÜŞÜNCESİNDE SİYASET FELSEFELERİ

Editör: Maurice Cranston, Çeviren: Nejat Muallimoğlu

 Bu kitap Batı siyasi düşünce tarihinden 11 filozofun görüşleri hakkında bilgi vermektedir. Kitapta yer alması gereken filozofların yer almadığı yada yer almaması gereken filozofların da yer aldığı şeklinde eleştiriler yönetilebilir. Ancak genel bir değerlendirme olması açısından bu 11 filozofa  yer veriyoruz.

1. Platon(M.Ö. 427-347)

Aristokrat bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Aktif siyasi hayattan ziyade düşünsel anlamda siyaset ile uğramıştır. Bu konuda en önemli eseri ise bizim "Devlet" olarak bildiğimiz "Cumhuriyet" adlı eseridir. Platon, Cumhuriyet'inde Kallipolis yani Adil Devlet'in nasıl olması gerektiğini hakkında bilgiler vermiştir.

Toplum sınıflandırmasını Yöneticiler, Askerler ve Üreticiler şeklinde 3 sınıfta  sınıflandırmıştır. Ona göre bu sınıflandırma tabiatın isteği ve insanların özellikleri göz önünde bulundurularak yapılmıştır.

Platon, Kallipolis'te önemli olanın devlet halkına faydalı olan olduğunu belirtmiştir.

Platon'a göre sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur. Ancak fayda getirmeyen bir vücudun yaşamasının gereksiz olduğunu savunmuştur.

Siyasi hayatta kadın ve erkeğin eşit görevlerinin olduğunu söylemiştir. Ancak bizim düşüncemize pek de uymayan bir görüşü daha vardır. O da kadınların erkekler arasında müşterek olması gerektiğidir. Doğan çocukların ise ebeveynlerin gözetiminden alınıp kamu kurumlarının hizmetine verilmesi gerekir. Devlet Adamı adlı eserinde bu düşüncesinden vazgeçmiştir.

Platon'a göre bu uygulamanın iki önemli faydası vardır.

1. Anne kamudaki görevini aksatmayacak.

2. Çocuk toplum içerisinde yozlaşmayacak.

Platon, özel mülkiyeti ailelere yasaklamıştır. Bunun nedeni ise ailelerin bütün varlıklarıyla kendilerini kamu hizmetine adamalarıdır.

Yöneticilerin, filozoflardan oluşması gerektiğini savunmuştur. Ancak filozofların geçerli bir yönetici olmasını ise güçlü olması şartına bağlamıştır.

Platon, dolaylı ve dolaysız olarak bir çok düşünürü etkilemiştir. Marx, Hegel ve Rousseau bunlarda bazılarıdır.

2. Aristoteles (M.Ö. 384-322)

Aristoteles, Stagira adlı Yunan kolonisinde dünyaya gelmiştir. Babası, Makedonya Kralının doktoru idi.

17 yaşında öğrencisi olmak için Platon'un yanına Atina'ya gitmiştir. Matematik dışında neredeyse bütün bilimlere ilgilenmiştir. Biyolojisi Darwin'i, tecrübi bilgilerinin ise Hegel'i etkilediği bu duruma örnekler olarak verilebilir.

Aristoteles'e göre insan, Tanrı ve hayvanlardan farklı olarak sosyal düzene ait bir varlık idi. Aristoteles, insanın varlığına değer katan şeylerin tabiat ve gaye olduğunu savunmuştur.

Aristoteles'e rehberlik eden bu gaye örneği ise yumurtaların civciv oluşu ve kurbağa yavrularının oluşumu etkili olmuştur.

Siyasi düşünceleri genelde "Politika" adlı eserinde mevcuttur. Aristoteles'e göre insanı diğer canlılardan ayıran yön akıldır.

Aristoteles, Polis'inde önemli olanın iyi yaşam bir  olduğunu vurgulamıştır.

Ona göre Polis, sadece koruma, ticaret ve savaş yeri değildi. Polis, insanların en iyi şekilde adalet ile yönetildikleri yerdi. Aristoteles, yönetimleri aşağıdaki şekilde iyi ve kötü diye sınıflandırmıştır.

1. Monarşi/ İstibdat- Tiranik

2. Aristokrasi/ Oligarşi

3. Polity/ Demokrasi

Yukarıdaki kavramlardan ilk kısımda olanlar iyi yönetim şekilleri, ikinci kısımda olanlar ise kötü yönetim şekilleridir.

Aristoteles, bir devlet tabanında yer alanların kendilerine esas olarak aldıklarının adalet ve eşitlik olduğunu söylemiştir. Ancak bir devletin varlığını devam ettirmesinin yolunun denge olduğunu söylemiştir.

Örnek olarak bir insan, her gün sadece ekmek yiyerek yaşayamaz. Diğer besinlerden takviye alması gerekir. Bunu yaptığında dengeli bir şekilde yaşayacaktır.

3. Aquinas(1225-1274)

Doğum tarihi ihtilaflı olmakla birlikte Thomas Aquinas, asil bir İtalyan ailesinin üyesi olarak dünyaya gelmiştir. Ailesinin karşı çıkmasına rağmen Dominikan Kilisesine katılmıştır. Aristoteles'i hocası Albertus Magnus, Yunan bilginleri ve Arapça'dan çeviriler sayesinde tanımıştır.

Aquinas, ilk günah ve iyi yaşamın sadece cennette olduğu düşüncelerine karşı çıkmıştır. Ona göre, dünyada kötülükten uzak iyi, şerefli ve onurlu bir devlet kurulabilir.

Aquinas, Aristoteles'in Tabi kanunlarını almıştır. Ayrıca Aquinas, Aristoteles'i Orta Çağda tekrar açığa çıkaran filozoftur. Aquinas, tabii kanunları, ezeli kanunlar ve pozitif kanunlardan ayırmıştır. Aquinas'ın tabi kanunları hem deskriptif hemde normatifdir.

Aquinas'a göre din, devletin üzerinde denetleyici ve evrensel bir güçtür. Ona göre halkın rızasına dayanan monarşi kabul görmektedir.

Aquinas, faizi ve mülkiyeti reddetmiştir. Ama aç kalan bir insanın, somun ekmek çalmasını hırsızlık olarak görmemiştir. Aquinas; devlet, din, askeriye, hazine vs. gibi kavramların kendi özel alanlarının olduğunu söylemiştir.

4. Niccola Machiavelli ( 1469-1527)

Machiavelli, günümüzde kötü bilinen düşünürlerden biridir. Bunun nedeni ise Hükümdar adlı eserinde ortaya koyduğu düşünceleridir. Ancak Machiavelli' nin İncelemeler ve Floransa Tahini'ni incelediğimizde onun hümanist, cumhuriyetçi, moralist, biraz idealist ve birazda realist olduğumu görürüz.

Machiavelli, din düşmanı değildi. Hristiyanlık düşmanı idir.  Çünkü onun fazilet anlayışı ile Hristiyanlığın fazilet anlayışı pek de uyumlu değildir.

Machiavelli, şiddeti sevmez. Ama bazı devrimlerin şiddetle başladığı ve kendilerini şiddet ile sağlamlaştırdığını söylemiştir. Ayrıca milli bir ordunun, milli bir din gibi hizmet edeceğini söylemiştir. Brütüs oğulları kavramını Cumhuriyet düşmanlarını tanımlamak için kullanmıştır.

5. Thomas Hobbes ( 1588 - 1679)

Leviathian adlı eseriyle ünlenmiş bir İngiliz filozofudur. İnsanoğlunun bencil doğası gereği sürekli kazanmak istediğini söylemiştir. Ancak bu durumun böyle devam etmeyeceğini de söyler. Hobbes, mevcut yönetime karşı ihtilal girişimlerinin yanlış olduğunu söylemiştir.

Yetkililerin artmasının devletinin ezeliliğinin aksine yıkıma yol açacağını söylemiştir.

6. John Locke(1632 - 1704)

Locke, Sivil Hükümet Üzerine İkinci Tez' in yazarıdır. Locke 'a göre devlet, insanın şekillendirebildiği suni bir ticaret şirketi gibidir. Devletin tabi olmadığını söyler. Ancak devletin, insanoğlu için gerekli olduğunu da söyler.

Locke' a göre en büyük kötülük hürriyetin yok olmasıdır. Locke; hürriyeti insanların sınırsız isteklerini yerine getirme isteği olarak düşünmüyordu. Kanunlar getirmenin yokluğunun, hürriyetin yokluğunun olduğunu savunuyordu.

Yöneticilerin keyfi kanunlarını karşısında direnmenin gerekli olduğu görüşünü savunmuştur. Ayrıca halkın kararlarının, daha dar bir alanı içeren aydınların kararlarından daha tehlikeli olduğu görüşünü savunmuştur.

Locke, özel mülkiyeti reddetmemiştir. Yönetim meselesinde ise bir meseleye, bazen diğer meselelerden daha fazla değer vermiştir.

7. Jean Jacques Roussea (1712-1778)

Rousseau, 18. yüzyılın etkin filozoflarından biridir. Emile, kitabı sayesinde ebeveynler çocuklarına daha yakından davranmıştır. Sosyal Mukavele ( Toplum Sözleşmesi) ise Rousseau'nun siyasi düşüncelerini anlattığı eseridir.

Rousseau, halkın yönetimini ister. Ancak ona göre, en iyi yönetim biçimi aristokrasi olduğu gibi en kötü yönetim biçimi de aristokrasi olabilir.

Rousseau, halkın yönetiminin geçerli olabilmesi için ortaya iki şart koyar. Bunlar:

1. Nüfus: Rousseau, nüfusu az olan toplumların yönetimde nüfusu çok olanlara göre daha etkin olacağını söylemiştir.

2. Mesafe : Topluluklar arasındaki mesafenin daha az olmasının cumhuriyeti daha geçerli kılacağını söylemiştir.

Rousseau, tekamülcü bir düşünceye sahiptir. Ona göre devletlerin yürütmede çok adamının olmasının o devletin, küçük devlet olduğunu gösterir.

8. Edmund Burke ( 1729-1797)

Burke, Fransa'daki İhtilal Üzerine Düşünceler kitabını yazmıştır. Fransa'daki ihitilalin ahmakça ve dine karşı hürmetsizlik olduğunu söylemiştir. Buna karşın Thomas Paine ise Burke'u şu sözlerle eleştirmiştir: " Kuş öldüğü zaman, kuşa değil onun yolunan tüylerine üzülürdü."

Burke, bir teologdu. Ona göre devlet ve kilise bir insanın iki aynı yarısı gibidir. Burke, siyasi irrasyonalizmin savunucularındandır. Burke, yararlı pişmanlık ve nafile üzüntü kavramlarına özel önem affeder.

9. George Wilhelm Hegel

Hegel, devletlerin insanların özel hürriyet ve çıkarlarını koruması gerektiğini söylemiştir. Hegel, Doğu devletlerinde sadece bir kişinin hür olduğunu geride kalanların özgür olmadığını söylemiştir. Yani despotizmin olduğunu savunmuştur. Klasik Yunan ve Romalılar dönemlerinde ise sadece bazılarının hür olduğunu, kalanlarında hür olanların köleleri olduğunu söylemiştir.

Hegel'e göre olgun bir devlet hürriyeti ortadan kaldırmaz. Bilakis muhafaza eder. Bir devletin milli olması gerektiğini savunmuştur. Ayrıca devletlerin şimdiki durumlarının geçmişin kalıntılarıylar oluşturulduğunu söylemiştir.

10. Karl Marx (1818-1883)

Marx'ın düşünce tarihine damga vurduğu bir gerçektir. Ancak hangi Marx diye sorulabilir? Çünkü Marx'ın düşünceleri 3 döneme ayrılmıştır.

1. 1818-1846 dönemi

2. 1846-1849 ihtilali

3. 1849'dan sonrası

Bu üç dönem arasında görüş farklılıkları vardır.

Marx, tekamülcü ve diyalektik bir tarih anlayışına sahiptir. Kendi döneminde İhtilal yapacak tek grubun ploreterya olduğunu söylemiştir. Marx, özel mülkiyet kavramını reddetti. Dünya tarihinde olan savaşların yegane gayesinin bu mülkiyet hakkını kazanmak uğruna yapıldığını savunmuştur.

Ancak Marx'ın beklediği devrimler Avrupa'da gerçekleşmedi. Çin, Rusya, Kuzey Kore ve Küba gibi Avrupa dışında olan yerlerde gerçekleşti.

11. John Stuart Mill (1806-1873)

Mill'e göre bir devlet, birey ve toplumun mutluluğunu sağladığı müddetçe ideal bir devlettir. Ona göre devlet, bireylerin özgürlüklerine karışmaz. Ancak zorunlu müdahale etmesi gerekn ikinci alana müdahale eder.

Mill'in ferdin hürriyetine verdiği değer; " Bütün beşeriyet, tek bir muhalifi dahi susturma hakkına sahip değildir." sözleriyle anlaşılmaktadır. Yönetim konusunda ise demokratik olduğunu söyleyebiliriz. Ancak demokrasi de birey, çoğunluğa karşı etkin olamaz. Çoğunluk bireye karşı etkindir, görüşünü savunur.

12. Sonuç

Genel olarak siyaset düşüncelerine dair şu maddeleri söyleyebiliriz.

1. Bir devlette, her ferdin yaşama hakkı vardır.

2. Yöneticiler filozoflardan oluşmalıdır.

3. Yönetimin işlerliği halk karşısında şeffaf bir şekilde ortaya konulmalıdır.

4. Her fikrin temsilcisinin yer verilmelidir.

5. Kadın ve erkek; yasama, yürütme ve yargı  organlarında adil ve eşit bir şekilde görev almalıdır.

6. Ulusal ve yerel yönetimlerin milli olması gereklidir.

7. Toplumun her ferdinin ihtiyaçlarına göre, kamu kurumlarına ulaşımı kolaylaştırılmalıdır.

8. Anayasa halkın ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.

Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement