Ad Code

Responsive Advertisement

Tılsımlanmış


 Üç yıl önce bir dağdı;

Sporcuların, hayvanların ve bitkilerin uğrak noktası,


Karşıda, toplu konutların istila ettiği yer.


Yokuşu çıkarken terleyen dört kişi,


Tetkik etmişlerdi araziyi,


Netice: Derinlerde bir şeyler var.


Değeri, dubleks bir evi


Tıka basa dolduracak kadar banknot.


Banknot, hem de kurda en değerli olanından.


Bir sabah,


Ağır ağır ilerledi ekskavatörler.


Onlar, muharriklerinden daha gayretkeş.


En güçlü olanı parçalıyor,


Daha hareketli olanı topluyor


Ve haznesi geniş olan aşağı taşıyordu parçaları.


Sonuncuya eşek denilmez.


Çünkü eşek dahi bıkar yükünden..


O ise hamallıktan memnun


Hatta diğer dağı taşımaya razı.


Ancak orada bir şey yok.


Bir şeyler barındıran dağ irtifa kaybederken.


Köylüye ev sahipliği yapan ova,


İrtifa kazanıyordu.


Ama köy kayıptı artık.


Bizim hamal, hâlâ mutlu.


Sanki dağla savaşmış


Ve onu yenmiş gibi.


Maden bulundu, satıldı.


Harita yeniden masada. 



İstikamet çizgisel değil, maddesel.


Nihayet: Dağ ölmüştü.


Tepeye kardeş, bedeviye arsa olmuştu.


Bedevi çölde olanından olmayıp yerlilerden.


Ne mutlu dağa…

.

.

.

.

Alelade bir ülke seçin.


Yine aynı manzara;


Tıslımlanmış bir akıl,


İki göz, iki kulak ve iki dudak…

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement