Mütemadiyen hüzünlü bir melodi, fark ettirmiyor.
Dakikanın, yirmi dört daire içerisindeki hangi açıda olduğunu.
Bilmem, bilemem ve bilemeyeceğim.
Güneşi selamlamayalı kaçıncı gün.
Bilinen tek şey, iki büyük savaş oldu.
Haşerat ile dostluğa duvar ören deterjan
Ve ilhamı tetikleyen bir gri dumanın sisi,
Sarmıştı odayı, ekranın istilası başlarken.
Ekranda bir spiker, donuk!
Onlarca kişinin ölümü,
Göz kırpmadan sarih bir anlatım ile.
Kumanda'nın büyük sahiplerinden biri,
Koltuğuna gömülmüş, iki ayaklı bir balina.
Mütebessim çünkü savaşın hasılatı fazla.
Artan her ölüm, onun için bir sayı.
Ancak müntakimin nefreti artıyor.
Öteki kumanda sahibinde, kan'sız ölümler var.
İnsanlar gülerek(!) ölüyor.
Elzem olan; susmak, dinlemek ve bilmemek.
Ekseriyeti ele almış,
Merhabası bol olanlar, konuşmak, anlatmak ve bilmek ile.
Dağın başı ise metropolden daha kalabalık.
Bu viraneliğe çare?
1 Yorumlar
Maalesef insanlık tarihinin çoğu savaşlarla dolu ☹️
YanıtlaSil