Ad Code

Responsive Advertisement

Medeniyet Üzerine

 

Medeniyet Nedir? 

 Bugün dünya ülkelerinden hangisini incelersek inceleyelim, hepsinin kendilerini bir medeniyete intisap ettirdiğini görebiliriz. Peki o hâlde medeniyet nedir? Bir insan, bir ülke, bir kıyafet, bir coğrafya, bir heykel, bir eser veya bir kalıntı mıdır? Aslında medeniyet insanların ve toplumların içerisinden çıkmasına rağmen insanüstü bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

 Medeniyeti tanımlamak için şehirli, şehre ait olan, çağdaşlığa uygun ve muasır gibi tanımlamaları kullanmaktayız. Bu tür tanımlamalar medeniyeti tam bir şekilde bize tanıtlayamaz. Çünkü medeniyeti tanımlamak için onu oluşturan unsurları da bilmemiz gerekmektedir.

   Bir medeniyeti oluşturan en büyük etken insandır. Çünkü alet yapabilme, iletişime kurabilme ve eser meydana getirme istidatı sadece insana münhasır bir vasıftır. Bir leyleğin çok güzel bir yuva inşa ettiğine şahit olabiliriz, ancak leyleğin bir insan gibi barınma ihtiyacını karşıladığı bu sanat eserini tanıtması pek de mümkün gözükmemektedir.

  İkinci etken olarak din faktörünü sayabiliriz. Bu faktöre örnek olarak İslam medeniyetinde ilahi kelamı yaygınlaştırmak için gidilen yerlerde İslam'ın yaygınlaşması ile birlikte bir mabet ihtiyacı duyuluyordu. Bu mabet ihtiyacını gidermek için ise mescitler inşa edilmiştir. Allah'ın evi şeklinde taltif edilen bu yapıtların da estetik bir görünüme sahip olması gerektiği düşüncesi ile mimarlar ve ustalar güzel eserler ortaya koymaya çalışmışlardır.

  Üçüncü etken için ise coğrafyayı söyleyebiliriz. Bu etken çok basit bir söylem olmasına rağmen tesiri yaşamın her alanına şümul etmiştir. İnsanın yediği yiyeceklerden, barınma ihtiyacına, kıyafetlerine kadar her alana tesir etmiştir. Soğuk iklimlerde yaşayan bir kimsenin balık ile hemhal olduğu kadar çöl ikliminde yaşayan bir kimsenin hemhal olduğunu söyleyemeyiz. 

 Dördüncü etken ise ekonomik koşulların müspet seviyelerde olmasında yatmaktadır. Ekonomik koşulların iyi olduğu toplumlarda bilimsel araştırmalara ve sanat eserlerine rağbetin daha fazla olduğu karşı koyulmaz bir gerçekliktir. 

 Beşinci etken ise öteki kültürler ile olan iletişimdir. Bu kültürler arası iletişimler de medeniyetin inşasında ve tekamülünde önemli bir etkendir. Çünkü bir toplumun sıfırdan başlayarak yaşamın her alanında en önde olması düşünülemez. Bu durum için de şu örnek verilebilir. Araplar İslamiyetin ikinci asrının ortalarına doğru bir çeviri faaliyetine girişmişlerdi. Bu çeviri öyle bir raddeye ulaştı ki Araplar felsefe konusunda yetkili bir merci oldular. Hatta Roger Bacon bir sözünde felsefenin Araplardan öğrenilmesi gerektiğinin söylemiştir. Bu bir mübalağa veya geçmişe dairr bir methiye değildir. Çünkü Batı medeniyeti de Doğu ile karşılaşmasından sonra bir tekamül sürecine girmek için uğraşmıştır.

   Sonuç olarak medeniyet için şunu söyleyebiliriz. Sadece tek bir toplum, ulus, insan veya din medeniyete sahip değildir. Medeniyetler geçmişin tecrübeleri, şu anın medeniyetleri ile olan iletişim ve sonsuzluk arzusunun olması ile bir olgunluğa ulaşır. Geçmişi tahkir etmek ve öteki medeniyetleri yok saymak gözü kapalı yolda yürümek gibidir.


Yorum Gönder

0 Yorumlar

Ad Code

Responsive Advertisement